Sonuçsuz Tartışmalar

Hangi konularda tartışmayı seversiniz?

Merhaba…

Siyaset, politika, eğitim sistemi gibi karşınızdaki insanların fikrini değiştiremeyeceğiniz tartışmalar benim için pek de ilgi çekici değil.

Fakat kitaplar, kitaplardan alıntılanmış cümlelerin altındaki felsefe, Batı Klasik Müziği eserlerinin edisyonları, bu müzik tarzının yorumcularıyla ilgili tartışmalarsa tadından yenmez.

Fakat benim sorunum, eşim ve ailemle hemen hemen aynı düşüncelere sahip olmamız sebebiyle bu tartışmalara yüz yüze giremeyeceğim insanlarla çevrili olmam. Yani ağız tadıyla Kottoka’ın “Milletler tasavvur edilmiş cemmaatlerdir,” görüşünün felsefik değerlendirmesini kimseyle yapamıyor oluşum…

Peki ya günümz film ve dizi müziklerinin nerelerden alıntılandığıyla iligli tartışmalar? Hayır, onları da kimseyle yapamıyorum.

Sanırım bu sebeple kendi kendimle tartışmayı seviyorum. Onu da burası aracılığıyla yapıyorum.

Fark ettiyseniz çoğu yazımın içinde, konuyla iligli farklı düşünceleri dillendirebiliyorum. Sanırım bunun sebebi biraz da iç tartışmalarımdan kaynaklanıyor.

Güzel bir kitap hakkında, kitabın yazarı ve diğer eserleri başta olmak üzere değişik tartışmalar yapmak – denk geldiğinde – harika oluyor. Bambaşka bir dünyaya girmişim gibi hissediyorum.

Sanırım oturduğum yerin en büyük problemi bu… Kitap okumak gereksiz bir iş olarak görülüyor. Burada, benim gibi evde oturan insanların en büyük derdi temizlik, yemek yapmak, misafirliğe gitmek.

Komşu gezmeleri, akraba ziyaretleri, çamaşır – bulaşık yıkamak ve benzer işler kesinlikle hayatlarındaki tek renk. Arada sırada – bir kaç ayda bir – dışarıda yemek yemeğe gittiklerinde kendilerini sosyal olarak aktif sanıyorlar. Tabii yazın ayda bir ya da iki ayda bir kere yaptıkları piknikler de bu sosyal olarak aktif olma durumuna giriyor.

Tiyatro? Konser? Müze ziyareti?

Eğer okullar bu tarz aktiviteler ayarlamamışsa mümkün değil çocuklarını bile götürmezlerdi herhalde… Zaten çoğuna kendileri değil, çocukları gidiyor.

Pek çoğunun, hayatı boyunca hiç bir zaman bir gösteri salonu görmediğini biliyorum.

Bir yağlıboya tablonun önüne geçip dakikalar, belki saatlerce ressamın fırça darbelerindeki hissiyatı anlamaya çalışmadıklarına eminim. Ellerinde bir kere bile kitap görmedim mesela.

İnsanların tartışmayı sevdiği konular dizi karakterlerinin içinde bulundukları haller sadece… Evet, bunu genelleyebilirim…

Bizim her şeyi bırakıp, milli eğitim sistemini sil baştan inşaa etmemiz lazım.

70’ine dayanmış annemin profesyonel hiç bir müzik eğitimi olmamasına rağmen Mozart operalarını, Barok müzikteki popülerlerin benzerliklerini, klasik müziğin hangi dönem itibariyle şirazeden çıktığını konuşabiliyorum… Sonra da dönüp, Türk Sanat Müziği’ndeki bazı makamların Halk Müziği’ndeki kullanımları hakkında tarihsel konuşmalara girebiliyorum. Çünkü onun, kendi çocukluk ve gençlik döneminde normal okuldan aldığı eğitim bu kültürü ona vermiş.

Siz neleri tartışmaktan hoşlanıyorsunuz? Sevdiğiniz konuları tartışabileceğiniz insanlar etrafınızda var mı?

Tartışmaların belli bir medeniyet seviyesinde kalabileceği güzel günleriniz olsun.

Sevgiyle kalın.

Öykü ODABAŞ – KANNECİ

Darıca – Nisan 2024

Comments

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın