Ben Zamanı <-> 1

Uzun zamandır buralarda yoktum. Biraz kafa dinleme, biraz sorgulama, biraz alet değişikliğinden kaynaklandı bu…

Öncelikle laptop kullanımını azalttım. Aktif bir Blogger için tabletin daha iyi olduğunu düşündüm ancak aklıma gelmeyen şey klavye rahatlığıydı. Kablosuz klavye ve mouse’la bu sıkıntıyı çözdüm ama o sırada tüm yazma içgüdüm yeni romanıma kaydı.

İlk başlarda yazarken genellikle macera peşinde koşuyordum. Sanırım hayal gücümün sınırlarının keşfiydi bu durum. Kalemin elimde olmasının anlamını önceleri tam idsrak edememiştim. Evet, belşirli mantık çerçevelerini birbirine bağlayabildiğim sürece her türlü mantıksızlığın ipini salabiliyordum. Kurguların akışı, sahnelerin işlenişi bir filmi izlemek gibi akıyordu satırlarımda.

Fakat bu hız, metaforları, betimlemeleri, tasvirleri eliyordu içinde… Satırların arasına serpiştirilmiş aydınlanma, motivasyon cümleleri kayıptı… Tabii kurguların konusu da bu hıza uygun oluyordu. Kalıpların dışında yazdığımı düşünüyordum fakat aslında büyük kalıptan dışarı bir türlü çıkamıyordum.

Gerçekten tüm romanlar bir kadın ve bir erkeğin birleşmesine ya da ayrılığına giden yolla ilgili olmalı mıydı?

Uzun bir süre bu soruda takılı kaldım. Aklıma gelen her sahne, yazmak istediğim bir kurguya dönüşmeye başladığında – konunun ana karakteri erkek de olsa kadın da – sonuç yanına bir partner oluşturmaya ve o partnerle ilişkisinin ilerleyişine dönüyordu.

Tarihi kurgular, güncel kurgular hatta yazdığım fantastikler de bile bu böyle oldu. Tüm bu kurgular arasındaki farklılık ise gelişmeye başlayan anlatımımdı.

Öncesinde anlatım, konuyu düzgün bir şekilde aktarmaktan, sahneleri birbirine bağlama yeteneğinden ve araya sıkıştırılmış, bazı gelişmelerin öcneden sinyalini verene küçük küçük Sherlock hilelerinin ustalıkla yerleştirilmesinden ibaretti.

Sonra yaza yaza işler değişmeye başladı benim için. Bu bölümün başlaması metaforların eğilenceli kombinasyonları ve kelime oyunlarının büyüsüyle oldu. Fakat metaforları karıştırdıkça felsefik sorgulamalar kendiliğinden gelişmeye başladı.

Şu an uğraştığım kurgu – ki bir sre kafa dinlendirmem gerektiği için kenara koydum – bir genç kızın hayatı keşfetmesinde sanat, bilim ve felsefenin yol göstericiliğiyle harmanlanıyor.

Yazdığımın on katı okumak zorunda kaldığım bir süreç bu ve ben gerçekten çok eğleniyorum.

Zaten yazmanın özü de bu değil mi aslında? Eğlenmek…

Bir kurguyu oluştururken hayat verdiğiniz karakterlerin kurgu için ideal olması kolaylığından kaçarak, o kurguya aykırı bir karakterin tepkileri ve sorgulamalarını oraya yerleştirebilmek; eğlenmek…

Bu kitap ne zaman yayınlanır, ne tepki alır emin değilim ancak son harfine kadar içime sineceğine eminim…

Şimdilik benden haberler bu kadar. Bu aralar burada olacağım. Kimler okuyor, kimler bakıyor bilmiyorum ama yaz geliyor ve ruhum yine ergenliğini ilan etti… Cıvıl cıvıl bahçemin bugün ki yağmurlu havasına rağmen yine hafif yazılarla mutlu olma dönemim başladı…

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere… Sevgiyle kalın…

Öykü ODABAŞ – KANNECİ

Darıca – Nisan 2024

Comments

Yorum bırakın

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın